19 Ocak 2011 Çarşamba

Han'da bir gün

 Sakız Adası’nın Osmanlı egemenliğine geçmesinden ve Osmanlı-İran savaşlarının durdurulup, “Kasr-ı Şirin Antlaşması”na dönülmesinden sonra İpek Yolu’nun Anadolu’dan geçen bölümünün tekrar ulaşım ağına girmesi, İzmir Limanı’nın önemini artırdı. Doğudan ve Anadolu’dan İzmir’e yönelen kervanların taşıdığı malları depolamak, pazarlamak ve tüccarlar ile kervanları barındırmak için yeni han ve kervansaraylara ihtiyaç duyuldu. Bu gereksinim üzerine 1744’te Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından güzel bir han inşaa ettirildi..

Osmanlı mimarisinin günümüze gelen İzmir’deki nadir eserlerinden Kızlarağası Hanı, hemen her ‘uzun mesafe hanı’nda olduğu gibi iki katlıydı. Üst katta, galeriye açılan odalarda yatmak isteyenler kalır, zemin katta ise yükleriyle develer, tüccarlar ve hizmetkarların kalabileceği odalar, malların boşaltıldığı ve pazarlandığı dükkanlar ile pazarlık yapan insanlar bulunurdu.


1993'ten beri turistik çarşı amaçlı ziyeretlere açık olan Han'ı İzmirli olup bilmeyen, bi kahvesini içmeden dönmeyen eminim yoktur...O zaman bu post İzmir'i özleyenlere gelsin :)


Mücevharat konusunda tam anlamıyla cennetten bi köşe gibi..Envai çeşit takı Han'ın tarihi dükkanlarını hergün ışıl ışıl parlatıyo...


Zanaat kelimesinin manasını hiç kaybetmediğini herhangi bi dükkanın içine giridiğinzde hissedebilirsiniz...Detay ve işçilik her tür takıda ön planda...Ayrıca Han esnafının üslübu ve tutumu vaktin nasıl geçtiğini fark etmenizi önlüyo:)


Gerdanlığı cidden sevdim..Siyah straplez mini bi elbisenin üzerinde hayal etiim ^ _^


İnci almak isteyenlere dizi inci her zaman tavsiyemdir..Hem süper ekonomik ayrıca ben bi kere inanmayıp kuyumcuya götürmüştüm aldığım muhteşem tepkiden beri değerli ve yarı değerli taş alışverişini Han'dan yapıyorum..Gerçi sonradan öğrendim ki kuyumculara da Kızlarağası'dan satıyolarmış:))
Bu arada istridyelerden alıp meze tabağı olarak kullanasım geldi bugun..Hoş görünürler sofrada...


Soldaki resimdekiler mercan ve turkuaz..Pastel oluşları beni cezbeden yanları...Sağdaki ise okyanustan çıkartılan aqua marine...Fiyatları diğerlerine göre daha yüksek...


Ben bu dükkanı pek severim...Koleksiyoncu...Harika şeyler var ve özellikle yakından çekmedim bi ara gidip uğrayınız efenim... 



 Ben resmi çekerken plak çalıyo, Elvis'te ortalığı yakıyodu :)) 


Evet fincanda pişen dibek kahvesinden içmeden ayrılmadım:)) Faldan anlayan varsa bişeyler atıversin :p Kahveyi Han'ın yan sokağında için derim...Çok daha lezzetli...


Birde dönüş yolunda Hisar Önü'nde binbir çeşit çiçek soğanı satılıyodu..Lale düşkünü biri olarak bayıldım :)) Aslında minik keseler içine koyup eşe-dosta hediye etmelik bence...Hem orjinal hem kalıcı..



 
    Herkese benden   xoxo 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder